Store
note me
<< Annemi-babamı nasıl eğittim?
Annemi-babamı nasıl eğittim?" Bu başlık benim hâlâ bitiremediğim kitabımın adı. Bu kitapta, okurlarımın anlattığı, anne-baba ve çocuklar arasında geçen ilginç olayları yazdım. Üstelik bir çizer arkadaşım da bu öykülerin bazılarını resimledi.
İşte bu öykülerden biri, yıllar önce Elif Demir'in gönderdiği mektupta yazdıklarıyla çok benzeşiyor. Elif diyor ki: "Sözlüklerde kâğıt tutacağı için 'ataç' yazıyor. Oysa ataç kutularının üzerinde 'ataş' yazıyor. Sizce bunlardan hangisi doğru?"
Ben de çocukken anneme, markası "Çapa" olan, ama üzerinde "çıpa" resmi bulunan un paketini gösterir, bu yanlışlığın nedenini sorardım. Yıllar sonra, sözlük hazırlayan bir dostumla yine bu konuda tartışmıştık. Çıpa, denizcilerin simgesi. Çapa ise tarlada kullanılan bir tarım gereci. Çapalamak, toprağın bu gereçle kabartılması işlemi. Çıpa, gemilerin demirlemek için denize attıkları demir.
Aslında çoğumuzun yaptığı yaygın bir yanlış daha var ki, bu en inanılmazı. Gazeteciler, yazarlar bile bu yanlışı sık sık tekrarlıyorlar. "Okur", dergi, kitap, gazete gibi yayınları sürekli okuyan kişiye verilen ad. "Okuyucu", şarkı, türkü söyleyen kişilere verilen ad. Ama nedendir bilinmez, bazı yazarlar okurlarından söz edecekleri zaman ıslarla, "Benim okuyucularım... Gazete okuyucuları... Okuyucu böyle istiyor..." gibi sözcüklerle okurları türkücü yapıyorlar.
Salyangoz ve sümüklüböcek ile ilgili bir öykü yazdığım zaman araştırmıştım. Kırsal kesimlerdeki insanlar bu hayvanlara ne diyorlar, diye. Karşıma çok güzel iki sözcük çıkmıştı: "Gözüboynuz" (salyangoz için) ve "iziyaldız" (sümüklüböcek için). Bunlar, o kadar güzel türetilmiş sözcükler ki... Bu yüzden ben de kitabımın adını "Gözüboynuz ile İziyaldız" koymuştum. Böylece, unutulan bu sözcükleri dilimize yeniden kazandıracaktım.
Elbette dilimiz dünyanın en güzel ve zengin dillerinden biri. Ama biz, sözcükleri bilinçli kullandığımız ve sözcük tembeli olmadığımız sürece...
Bakın şimdi; salyangozun üzerindeki kabuğa halkımız "kavkı" adını vermiş. Biz ona inatla "kabuk" diyoruz. Yalnızca ona mı? Ağacın çevresini saran şey kabuk, elimiz yara olunca kitinleşen tabakanın adı kabuk, karpuzun kesilip atılan çevresi kabuk, erkek çocuklar sünnet edilince kesilen parçanın adı kabuk ve daha yüzlerce çoğaltılabilir.
Kumsalda bir kabuk bulduğunuzda arkadaşınız, "Ne kabuğu?" sorusunu sormadan elinizdekinin bir "kavkı" olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyecektir.
Evdekilere sorun bakalım, sizinkiler "okur" mu, "okuyucu" mu? "Kavkı"dan haberleri var mı? >>
YALVAÇ URAL
Features:
:thumb22266826:
:thumb93378299: